Sivilce Tedavisi


Sivilce (Akne Vulgaris) Nedir?

Neden Olur, Nasıl Tedavi Edilir?

Sivilce, özellikle ergenlik döneminde başlayan, yüz, sırt ve göğüs gibi bölgelerde görülen iltihaplı ya da iltihapsız cilt lezyonlarıdır. Tıbbi adıyla akne vulgaris, dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen kronik inflamatuar bir cilt hastalığıdır. Genetik yatkınlık, hormonal değişimler, beslenme, stres, çevresel faktörler gibi pek çok etkenle ilişkili olan bu durum, yalnızca bir estetik problem değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyal etkileri olan tıbbi bir sorundur.

Sivilce Ne Kadar Yaygın?

Akne vulgaris (sivilce), özellikle ergenlik çağında %90’a varan görülme oranlarıyla en sık rastlanan dermatolojik rahatsızlıkların başında gelir. Türkiye'de yapılan çeşitli araştırmalarda, sivilcenin görülme oranları yaş ve cinsiyete göre farklılık göstermektedir:

  • 12–18 yaş arası ergenlerde prevalans %21–28 arasında değişmektedir.
  • Erkek gençlerde sivilce daha sık görülürken, kızlarda ergenliğin erken başlaması sebebiyle daha erken yaşta ortaya çıkar.
  • 20 yaş üstü bireylerin yaklaşık %20’sinde sivilce devam eder. Özellikle kadınlarda erişkin sivilcesi giderek daha yaygın hale gelmektedir.
  • 40–49 yaş arası bireylerde erkeklerde %3, kadınlarda ise %5 oranında sivilce görülmektedir.

Sivilce (Akne) Neden Oluşur?

Akne vulgaris, yani sivilce; kıl folikülü ve yağ bezinden oluşan pilosebase ünitenin kronik inflamasyonudur. Bu hastalığın gelişiminde dört temel biyolojik süreç öne çıkar:

1. Yağ (Sebum) Üretiminin Artması

Ergenlik döneminde artan androjen hormonları, ciltteki yağ bezlerini uyararak aşırı sebum salgılanmasına neden olur. Bu yağlanma, gözenekleri tıkar ve sivilcenin ilk adımı atılmış olur.

2. Cilt Hücrelerinin Tıkanması

Ölü cilt hücrelerinin dökülmesi yavaşladığında veya yapışkan hale geldiğinde gözeneklerde birikme başlar ve bu durum siyah nokta (açık komedon) ya da beyaz nokta (kapalı komedon) oluşumuna neden olur.

3. Bakteriyel Kolonizasyon

Cutibacterium acnes (eski adıyla Propionibacterium acnes) bakterisi tıkanmış gözeneklerde çoğalır. Bu bakteri, yağları parçalayarak iltihaplanma başlatan maddelerin ortaya çıkmasına neden olur.

4. İltihaplanma

Bağışıklık sistemi, bakteri ve diğer uyarıcılara karşı bir yanıt verir. Bu süreçte ciltte kızarıklık, şişlik ve ağrılı sivilceler oluşur.

Sivilceyi Tetikleyen Faktörler Nelerdir?

 Genetik Yatkınlık

İkiz çalışmalarına göre, sivilce gelişiminde genetik faktörler %80'e kadar etkilidir. Ailede sivilce öyküsü varsa, kişinin sivilceye yakalanma ve daha şiddetli geçirme olasılığı yüksektir.

 Hormonlar

Testosteron gibi androjen hormonlar, sebum üretimini artırarak akne vulgarisi doğrudan etkiler. Kadınlarda adet döngüsü, yumurtalık kistleri (PCOS) gibi hormonal dalgalanmalar erişkin sivilcesine neden olabilir.

 Beslenme

  • Yüksek glisemik indeksli yiyecekler (beyaz ekmek, çikolata, fast food), kan şekerini ve insülini artırarak sivilceyi tetikleyebilir.
  • Süt ve süt ürünleri, özellikle yağsız süt, içerdiği hormonlar nedeniyle sivilceyi artırabilir. Yapılan çalışmalarda süt tüketimiyle sivilce arasında pozitif bir ilişki gözlemlenmiştir.

 Stres

Yoğun stres dönemlerinde kortizol ve CRH gibi hormonlar artar, bu da sebum üretimini ve iltihabı tetikleyerek sivilce şiddetini artırabilir.

 Sigara Kullanımı

Bazı çalışmalarda sigaranın inflamatuar sivilceleri azalttığı, bazılarında ise etkisiz olduğu bulunmuştur. Sonuçlar çelişkilidir.

 Hijyen Alışkanlıkları

  • Günde 2 kez yüz yıkamak, sivilce için en dengeli uygulama olarak kabul edilmektedir.
  • Aşırı temizlik cilt bariyerine zarar vererek sivilceyi kötüleştirebilir.

 Terleme ve Spor

Terleme gözenekleri tıkayabilir. Egzersiz sonrası gecikmeden duş almak bu etkiyi azaltır.

Sivilcede Hormonlar ve Bağışıklık Sistemi Nasıl Rol Oynar?

  • Androjenler, yağ üretimini artırarak sivilceye zemin hazırlar.
  • Substance P, CRH ve α-MSH gibi nöropeptitler ve hormonlar inflamasyon sürecini destekler.
  • Bağışıklık sistemi bakterilere yanıt verirken sitokin üretimini artırır ve sivilcenin iltihaplı formu gelişir.

 

Sivilce (Akne Vulgaris) Tedavisinde Sistemik Yaklaşım: Antibiyotikler, Hormonlar ve İzotretinoin

Sivilce, tıbbi adıyla akne vulgaris, bazı bireylerde sadece cilt yüzeyinde lezyonlara neden olurken, diğerlerinde daha derin, yaygın ve şiddetli formda karşımıza çıkar. Hafif vakalarda yerel (topikal) tedaviler yeterli olurken, orta ve şiddetli vakalarda sistemik tedaviye geçmek gerekir. Bu yazıda, bilimsel kaynaklara dayalı olarak, aknede kullanılan sistemik tedavi seçeneklerini detaylı şekilde ele alıyoruz.

 

Sistemik Antibiyotikler

Antibiyotikler, sivilce tedavisinde en sık kullanılan sistemik ilaçlardır. Temel etkileri, akneye neden olan Cutibacterium acnes (P. acnes) bakterisinin çoğalmasını önlemektir. Bununla birlikte, nötrofil göçünü azaltarak, sitokin salımını baskılayarak ve inflamasyonu düşürerek doğrudan anti-enflamatuar etki de gösterirler.

Antibiyotiklerde Dikkat Edilmesi Gerekenler:

  • P. acnes’e karşı in vitro etkili birçok antibiyotik vardır; ancak lipofilik (yağda çözünen) olanlar daha etkili olur. Minosiklin, doksisiklin ve tetrasiklin bu açıdan avantajlıdır.
  • Antibiyotik tedavisi genelde en az 6 ay sürmelidir. İlk 2 ayda %20, 4 ayda %60, 6 ayda %80 iyileşme beklenebilir.
  • Direnç sorunu büyük bir problemdir. Özellikle eritromisin ve klindamisin gibi antibiyotiklere karşı çapraz direnç gelişebilir. Bu nedenle gereksiz kullanım kesinlikle önlenmelidir.
  • Benzoyl peroksit ile kombinasyon, direnç gelişimini önlemekte yardımcı olur.
  • Oral ve topikal antibiyotikler aynı anda kullanılmamalıdır.
  • Antibiyotiklere yanıt alınamazsa, direnç ihtimali değerlendirilmelidir.

 En Sık Kullanılan Antibiyotikler

Tetrasiklinler

Sivilcede en yaygın kullanılan antibiyotik grubudur. Ucuz ve güvenilir olmaları nedeniyle tercih edilir. En iyi etki aç karnına su ile alındığında elde edilir. Yan etkileri arasında ışığa duyarlılık, mide problemleri, vajinal enfeksiyonlar ve diş bozuklukları sayılabilir. Hamilelerde, emzirenlerde, böbrek yetmezliği olanlarda ve 8 yaş altı çocuklarda kullanılmaz.

Doksisiklin ve Minosiklin

Bu ilaçlar tetrasiklinin daha lipofilik türevleridir. Daha iyi emilim sağlarlar ve daha az yan etkilidirler. Doksisiklin genellikle 100–200 mg/gün, minosiklin ise 50–200 mg/gün dozlarında kullanılır. Minosiklin, dirençli vakalarda daha etkili olabilir, ancak Türkiye’de bulunması zordur. Yan etkileri arasında psödotümör serebri, otoimmün hepatit ve lupus benzeri reaksiyonlar olabilir.

Eritromisin

Tetrasikline alternatif bir antibiyotiktir. Ancak direnç gelişimi çok yaygındır. Genellikle aç karnına alınması önerilir. Mide rahatsızlıkları dışında ciddi yan etkisi yoktur.

Trimetoprim-Sulfametoksazol

Etkili, ancak yan etkisi olarak fiks ilaç döküntüsü yapabilir. Tok karnına alınmalıdır.

Klindamisin

Etkinliğine rağmen ciddi gastrointestinal yan etkileri (özellikle psödomembranöz kolit) nedeniyle nadiren sistemik kullanılır.

Diğer Antibiyotikler

Penisilinler, sefalosporinler, kinolonlar, azitromisin gibi makrolidler de denenmiş ancak yaygın kullanımları yoktur. Özellikle azitromisin, bazı çalışmalarla doksisiklinden daha etkili bulunmuştur.

 

Hormonal Tedavi

Hormon tedavisi yalnızca kadın hastalar için uygundur. Özellikle hiperandrojenizm (erkeklik hormonu yüksekliği) olan veya klasik tedaviye dirençli vakalarda etkilidir. En sık kullanılan kombinasyon:
Etinil Östradiol (0.035 mg) + Siproteron Asetat (2 mg) (örneğin Diane 35).

Hormonal tedavi kimler için uygundur?

  • 8–9 yaş gibi erken başlayan sivilce vakaları
  • 25 yaş sonrası başlayan ya da alevlenen sivilce
  • Regl düzensizliği ile birlikte seyreden akne
  • Polikistik over sendromu (PCOS)
  • Alt çene, boyun bölgesinde inflamatuar lezyonlar
  • Hirsutizm (kıllanma), androjenetik alopesi ile birlikte görülen akne

Kullanılan hormonlar:

  • Androjen reseptör blokörleri: Spironolakton, flutamid, siproteron asetat
  • Ovarian androjen baskılayıcılar: Oral kontraseptifler
  • Adrenal androjen baskılayıcılar: Kortikosteroidler

En iyi etkiyi hormon seviyeleri kontrol edilerek yapılan tedavilerde gösterir. 6–12 ay kullanım önerilir, ardından etki azalabileceği için ara verilir.

Yan etkiler:

Kilo alımı, baş ağrısı, meme hassasiyeti, depresyon eğilimi, libidoda azalma, damar tıkanıklığı riskinde artış (özellikle sigara içenlerde) görülebilir.

İzotretinoin: Sivilce Tedavisinde Devrim

İzotretinoin, aknede etkili olan dört temel faktöre de etki eden tek sistemik ilaçtır. Aşağıdakilerde kullanımı yaygındır:

  • Şiddetli nodülokistik akne
  • Antibiyotik tedavisine dirençli vakalar
  • İz bırakan sivilceler
  • Psikolojik etkileri olan orta düzeyde akne
  • Sürekli nüks eden vakalar

Etki Mekanizması:

  • Sebum üretimini %90’a varan oranda azaltır
  • Yağ bezlerinin küçülmesini sağlar
  • Komedon (siyah/beyaz nokta) oluşumunu engeller
  • Bakteri sayısını azaltarak dolaylı yoldan inflamasyonu baskılar
  • PMN göçünü, kemotaksiyi ve sitokinleri baskılar
  • Anti-androjen etkisi olduğu düşünülmekte fakat kanıtlanmamıştır

Dozlama:

  • Genelde 0.5–1 mg/kg/gün doz uygulanır
  • Tedavi süresi 4–6 ay olup, toplam 120–150 mg/kg doz ideal kabul edilir
  • Etki 1. aydan itibaren başlar, ilk ayda geçici alevlenme görülebilir
  • Düşük dozlu, aralıklı protokoller de denenmektedir

Yan Etkiler:

  • Teratojeniktir: Kesinlikle gebelikte kullanılmaz!
  • A vitamini fazlalığı, baş ağrısı, kemik sorunları, karaciğer enzimlerinde artış
  • Deri ve mukozalarda kuruluk, burun kanaması, dudak çatlaması
  • Nadir de olsa depresif ruh hali, artralji ve kas ağrıları

Sonuç

Sivilce (akne vulgaris) tedavisinde sistemik ilaçlar, özellikle orta ve şiddetli vakalarda oldukça etkilidir. Tedavi seçiminde hastanın yaşı, cinsiyeti, lezyon tipi, daha önceki tedavi öyküsü ve eşlik eden hormonal bozukluklar dikkate alınmalıdır. Antibiyotikler, hormon tedavisi ve izotretinoin, doğru şekilde ve uygun sürede kullanıldığında uzun vadeli sonuçlar verir. Ancak her tedavi planı bireye özel olmalı, hekim gözetiminde sürdürülmelidir.

Sivilce Tedavisi Nasıl Planlanır?

Sivilce tedavisi, sivilcenin şiddetine, derinliğine kısacası size göre düzenlenir. İlaç kullanmanızı engelleyecek bir hastalığınız varsa hiç ilaç verilmeden yalnızca iğneli radyofrekans ve kimyasal peeling tedavileri yapılabilir çok zor sivilcelerde hem ilaç tedavileri hem de iğneli radyofrekans tedavisi birlikte başlanabilir. Şu unutulmamalıdır ki hangi tedavi yapılırsa yapılsın sivilce tedavisi uzun bir tedavidir. Tedavide en önemli noktanın, hekimle uyumlu olup, verilen önerilere uymanız gerekmektedir.

Akneli Ciltler Ne Yememeli?

Diyet ile akne arasında bir ilişki yoktur, yani cildimizi yağlı olmasının sebebi yediğimiz yiyecekler değildir.  Yalnızca kan şekerini ani yükselte glükoz indeksi yüksek dediğimiz yiteceklerin mevcut akneyi alevlendirdiği görülmektedir. Bu nedenle çikolata, beyaz ekmek, şeker, fast food gıdalar, hazır meyve suları, süt ve süt ürünlerini çok tüketilmemesi önerilir.

Akne Oluşumunu Önlemek İçin Neler Yapılabilir?

Akne oluşumunun ana sebebi genellikle hormonal değişikliklerdir. Özellikle ergenlik döneminde, vücutta artan androjen hormonları, ciltteki yağ bezlerinin daha fazla üretim yapmasına yol açar. Bu fazla yağ, ölü deri hücreleriyle birleşerek gözenekleri tıkar ve akne oluşumuna zemin hazırlar. Hormonlardaki bu dalgalanmalar sadece ergenlik döneminde değil, adet döngüsü, hamilelik, menopoz veya stres gibi durumlarda da tetiklenebilir. Stres anlarında kortizol gibi stres hormonlarının artması da ciltte yağ üretimini artırarak akneye neden olabilir. Hormonal dengesizliklerden kaynaklanan akne sorununu yönetmek için cilt bakımına dikkat etmek önemli olsa da, hormonal tedavi ve doktor tavsiyesiyle sorunun köküne inmek gerekebilir.

Akne oluşumunu önlemek için düzenli cilt bakımı ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları oldukça önemlidir. İlk olarak, cildinizi sabah ve akşam olmak üzere günde iki kez nazik bir temizleyici ile temizlemek, cilt yüzeyinde biriken fazla yağ, kir ve ölü hücrelerin gözenekleri tıkamasını önler. Bu temizlikte olabildiğince cilt yapınıza uygun ürünler kullanmak cildi tahriş etmemek ve yağ dengesini bozmamak açısından önemlidir. Yağlı ciltlerde su bazlı ürünler tercih edilmelidir. Bunun yanı sıra, akne oluşumunu artıran sert peelinglerden ve aşırı cilt kurutucu ürünlerden kaçınmak önemlidir, çünkü bu tür işlemler cildi tahriş ederek daha fazla yağ üretimine yol açabilir.

Cildin nemli tutulması da akne oluşumunu önlemeye yardımcı olur. Yağsız, hafif ve komedojenik olmayan güneş koruyucuları, cildin ihtiyacı olan nemi sağlarken gözeneklerin tıkanmasını engeller hem de koruma sağlar. Aktif sivilcelerde, iyileşme dönemlerinde ve lekelerinde de güneşin negatif etkisi olduğunu hatırlamalı ve güneşten çok iyi korunmalıdır.

Ayrıca, sağlıklı beslenme de akne oluşumunu engelleyen bir faktördür. Aşırı şeker, işlenmiş gıdalar ve yağlı yiyecekler, ciltte yağ üretimini artırarak akneye yol açabilir. Dengeli bir diyet, bol su tüketimi ve bol sebze-meyve tüketimi cildin sağlıklı kalmasını destekler. Stres de akneye katkıda bulunabilir, bu nedenle düzenli egzersiz, yeterli uyku ve stres yönetimi gibi yaşam tarzı faktörlerine dikkat etmek akne oluşumunu azaltmada etkilidir.

Ayrıca, yüzünüze sık sık dokunmaktan kaçınmak, hijyen kurallarına dikkat etmek ve düzenli olarak yastık kılıfı değiştirmek gibi basit önlemler de akne oluşumunu azaltabilir. Ayrıca makyaj malzelerinizin cildinize uygun olduğuna emin olup olası bir anormallikte (sivilcelenme, kuruluk vb) o ürünü bir ile iki hafta kullanmayı bırakarak alerjenin o üründen kaynaklanıp kaynaklanmadığını belirlemek gerekir. Sorun geçiyor ise o ürünü kullanmamakta fayda vardır. Bunun yanı sıra makyaj malzelerini başkalarıyla paylaşmamak ve fırçaları sık sık temizleyip tam kuruduğunda kaldırmak da sivilceoluşumunu azaltmaya yönelik olumlu sonuçlar verecektir.

 



Akne uzun sürelidir, dolayısıyla uzun süre tedavi gerektirir. Akne tedavi edilmezse iz kalma riski artar. Kişinin sivilcelerini; kaşıması, akne izi kalma riskini artırır. Akne bir deri hastalığıdır. Tedavisi deri hastalıkları uzmanı hekimin alanına girer. Tedavi kişiye özeldir. Tedavide kullanılan ilaçlar çok çeşitlidir. İlaç seçimini hekim, hastanın yaşına, cinsiyetine, sivilcelerin şiddetine, yaygınlığına göre yapar. Her ilaç her hastada uygun olmayabilir. Belirli aralıklarla ilaçların değiştirilerek kullanılması, tüm ilaçlarda belli aralıklarda kontroller gereklidir.
Kozmetik ürün alırken, bunların non-komedojenik ve yağ içermeyen (oil-free) ürünler olmasına dikkat edilmelidir. Yağlı olmayan ürünler, sivilceli ciltler için özel üretilen ürünler sivilceyi artırmaz, fakat egzersiz yaparken ve güneş altında iken, makyaj yapılmamalıdır. Çünkü makyaj ter yoluyla cilt yüzeyine yayılarak, gözenekleri tıkayabilir. Yağlı makyaj ürünleri ve kremler sivilceleri arttırabilir. Tüm makyaj ürünlerinin az yada çok alerji yapma olasılığı vardır.
Güneşlenmek, başlangıçta size sivilceleri azaltmış gibi gelebilir. Çünkü bronzlaşmak cildin koyulaşması sivilcelerin görünmesini azaltır. Fakat uzun dönemde güneş sivilcelerin leke bırakma olasılığını artırır. Sivilcelerden geriye kalan kahverengi lekelerin daha da koyulaşmasına neden olur. Çok güneşlenmek, deride ışık hasarı yaparak sivilce izlerinin kalıcı olmasına neden olabilir. Güneşin deri kanser riskini arttırdığı da bilinmektedir. Bu yüzden sivilceli kişiler de diğer insanlar gibi güneşten korunmalıdır. Sivilcesi olan kişiler güneş koruyucu olarak, yağsız yani oil-free, güneşten koruyucu kullanılmalıdır.
Cildimizdeki yağ bezlerin iltihaplanması ile oluşur. Akne, uzun süreli ve tekrarlayıcı bir hastalıktır. Peki bu iltihaplanma neden oluyor; Akne birden fazla faktörün bir araya gelmesiyle akne (sivilce) oluşur. Bunları başında kalıtım gelir. Diğer önemli faktör hormonal uyarıdır. Bir kez yağ bezinin boyun kısmı tıkanıp genişlemiş siyah nokta (komedon) oluştuktan sonra, propionibacterium acnes adı verilen ve normal şartlarda derimizde bizimle dost olarak yaşayan, az sayıdaki bakteri çoğalma fırsatı bulur ve aknenin artmasına katkı yapar.
Akne bulaşıcı değildir. Herhangi bir iç organ hastalığının belirtisi de değildir. Karaciğerden gelmez. Aknede hormonların etkisi büyüktür. Ama her zaman hormon bozukluğu olması gerekmez. Kan androjen hormon düzeyleri normal olsa da bu hormonlara deri duyarlılığı söz konusu olabilir ve yine akne oluşabilir. Ama hormon bozukluğu varsa mutlaka tedavi olmak gerekir. Çünkü hormon bozukluğu olan hastalarda sivilceler, tedaviye dirençli ve çok şiddetlidir. Kistik akne dediğimiz büyük iz bırakan sivilceler vardır. Hormon bozukluğunda sivilcelerle beraber kıllanma ve saç dökülmesi gibi ek belirtiler de olabilir. Akneye, ergenlik sivilceleri de denir çünkü daha çok ergenlikle başlar fakat yalnızca ergenlik çağına has değildir ve yirmili otuzlu yaşlarda da başlayabilir. Bazen ergenlik çağından erişkine kadar uzun yıllar devam edebilir. Kadın ve erkekte eşit sıklıkta görülür. Derinin yağlı bölgelerinde ortaya çıkar. Çoğunlukla yüz, boyun, sırt, göğüs, omuzlar ve bazen kalçalarda görülür.


youtube

Sorularınızı Dermatolog Dr. Fatma Yıldız'a Sorun


Sivilce Tedavisi Tedavilerimiz


Patolojik Sikatris Oluşum
Devamı
Ücretsiz Randevu ve Danışmanlık
Sizi Arayalım
soru-icon